DOLAR 32,5947 % 0.36
EURO 34,8625 % 0.35
GRAM ALTIN 2.493,51 % 0,36
ÇEYREK A. 4.076,88 % 0,36
BITCOIN 2.137.953 4.637
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 24°
Google News

SÜPER ANNELİK SENDROMU

Son Güncelleme :

07 Kasım 2020 - 15:45

/ 937 views kez okundu.
reklam
SÜPER ANNELİK SENDROMU
reklam

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Erzincan İl Müftülüğü pandemi sürecinde aile eğitimleri projesi kapsamında her hafta belirli konulara değinmeye gayret gösteriyor. Erzincan İl Müftü Yardımcısı Ayşe Yılmaz’ın aile eğitimleri projesi kapsamındaki konuğu Erzincan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyal Hizmet Merkezi’nden Psikolog Özlem Gökalp Biçer oldu.  Konu olarak “Süper Annelik Sendromu”nu konu edindiler.

Konuşma başlangıcında Erzincan İl Müftü Yardımcısı Ayşe Yılmaz:

“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak pandemi sürecinde aile eğitimleri projesi kapsamında her hafta belirli konulara değinmeye gayret gösteriyoruz. Bugün de sizlerle İnşallah, konuğumuz Özlem Gökalp Biçer hanımefendi Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyal Hizmetler biriminden bizlerle beraber. Günden güne kavramlar değişmekte farklı yönlere meyletmekte, değişen ve dönüşen dünyada bizim de gündemimize farklı kavramlar girmekte. Bugün de konumuz süper annelik. Süper Annelik, sendrom haline geldiğinde süper annelik sendromu başlığı olan bu kavramı irdelemeye tabii ki uzmanından dinlemeye İnşallah gayret göstereceğiz. Annelerimiz bizleri 9 ay karınlarında ve de bir ömür gönüllerinde taşıyan insanlar. Allah’ın izniyle Tabii ki bizlerin varlık sebebi. Kur’an-ı Kerim bizim temel kaynağımız anne ve babayı Öf Bile denmeyecek ve baş tacı edilecek insanlar olarak tabii ki bizlere arz etmiştir. Annelerimiz eskiden bugüne olduğu gibi her zaman bizim için kendilerini feda eden yeri geldiğinde belki beklenmedik fedakarlık gösteren gayret harcayan evladı için elinden gelen her şeyi yapan insanlar fakat bazen bu biraz daha fazla ileriye gitmekte biraz daha fazla olmakta ve bu böyle olduğunda sorun arz etmekte.” Diyerek sözü Erzincan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyal Hizmet Merkezi’nden Psikolog Özlem Gökalp Biçer’e bıraktı.

Psikolog Özlem Gökalp Biçer:

“Öncelikle ben çok teşekkür ediyorum böyle bir programa vesile olduğunuz için bu konuda bir çaba gösterdiğiniz için bizi de buraya dahil ettiğiniz için yani konu güzel anneliğin içinde olduğu tüm konular güzel fakat burada birazcık olumsuz şeylerden bahsedeceğiz aslında.

Ben konuma başlamadan önce İzmir Depremi’nde acı şeyler yaşandı. Depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum, geride kalanlara kolaylıklar sabırlar diliyorum. Umarım yaralarımızı çabucak sarıp inşallah böyle mutlu güzel günlere kısa sürede ulaşabiliriz. Göçük altından çıkarılmış olanları da en kısa sürede iyilik hali diliyorum İnşallah. Konumuza geçecek olursak sizin de bahsettiğiniz gibi öncelikle sendromu nedir? Bu sorunun cevabını vermeye çalışalım. Sendrom, aslında doğrudan tek başına yani bu isim adlandırma olarak hani hastalık gibi düşünülmemeli. Özel bir bozukluğu gösteren, bir arada görülen ve tanıyı kolaylaştıran belirtilerin hepsi. Süper anne sendromu artık son dönemde bir son 5 10 yıldır diyebiliriz bir tanım bir yer ediniyor kendine genelde de tanımsal çerçeveye baktığımızda 30 yaş üstü çocuklu çalışan anneler. Bunların en iyi yapma çabası içerisindeki yıpranmışlıklarını anlatmaya çalışıyor biraz.  Bu anneler her şeye yani her alanda en iyi olmaya çalışıyorlar sadece çalışan anne üzerine de değerlendirmemek lazım aslında.

Çalışan anne ama ev hanımları da evde çalışan unlar da hani evde olanlar çalışmıyormuş gibi bir şey düşünmeyelim Tabii ki evde çalışan kadınlarda birçok rolü kendilerine yüklenen birçok Misyonu yerine getirirken yıpranma ve zorlanma belirtileri göz gösterebiliyorlar. Şöyle oluyor mesela işte işe gidecek işte yarışması gereken kişiler var onlar arasında kendini göstermek İyi olmak zorunda hissediyor. Sonra çocuğu var diğer çocukların Anneleri ile kendini yarıştırmak zorunda hissediyor orada en iyi olmaya çalışıyor. Burada hep kıyaslamalar üzerinden gidiyor aslında bir eş olarak en iyi olmaya çalışıyor u anlamda kendini bir yarış içerisine sokuyor. Tabii aynı zamanda kendi annesi babası var burada bir evlat soruyor var burada en iyi olmaya çalışıyor böyle olunca her şeyde en iyi olmaya çalışırken bazen bu anlamda bir sekteye uğrayabilir süreç. Bu durumda da olumsuz belirtilerle kendini gösteren süper annelik sendromu, süper anne sendromu, hatta zorlanmış anne sendromu diye tanımlanan bir kavram ortaya çıkıyor.

Öncelikle annelerimizin köyde yaşayan, pek çok işe koşturan, bir yandan tarlada, bir yandan çocuklarla, bir yandan evde çalışan annelerimiz süper anneydi. Evet, ama işte bahsettiğiniz olumlu-olumsuz kavram aslında burada o devreye giriyor. Çünkü annelerimiz süper anneydi Evet ama her şeyin en iyisini yapmak zorunda etmiyorlardı. Evet her şeyi yetebilmek çok güzel bir şey ama bir yarış içerisinde her her her alanda en iyi olmaya çalışmak lazım bir şey olmayabilir. Yani bizi zorlayabilir, bizi rahatsız edebilir.

Burada belirtiler kısmına baktığımız zaman öncelikle en temel belirti uyku bozukluğu. Şimdi bunu şöyle düşünebiliriz yani bunda bir sınırını çizmek lazım şimdi dönemlik olarak uyku bozukluğu yaşıyorsanız, işinizle ilgili bir sıkıntı var. O anlık çocuğunuzla ilgili, işinizle ilgili bir sorununuz var ya da bazen mevsim geçişi ile ilgili sizin ruhsal halinizi etkileyen bir durum var. Bunlar mümkün şeyler, böyle bir durumsa hemen İşte benim uyku bozukluğu var bir sorun yaşıyorum bu şekilde düşünmemiz gerekiyor. Burada şuna dikkat edeceğiz? Bu hayatımızı zorlayan bizi sıkıntıya sokan ve sürekli devam eden psikoloji alanında şöyle şeyler vardır mesela bir tanıyı koymadan önce bir devamlılık bekleriz, tanılar için değişebilir Ama mesela 3 ay süre devam etmek koşuluyla, 6 ay süre devam etmek koşuluyla yani belirli şartlarımız var. Burada da dönemsel bir uyku bozukluğu yaşıyorsanız size bunu Yani uyku bozukluğu kapsamına hastalık olarak tam olarak çok mümkün olmuyor. Tabii burada şunu da söylemek gerekiyor tanıyı koyacak kişi Hekim. Yani biz bunun üzerine belirtileri konuşabiliriz tanıları konuşabiliriz, çözüm yolları sunabiliriz, ama tanı koyacak kişi Hekim.

Yani bunu bahsedeceğiz zaten nereden destek alınması gerekiyor nasıl oluyor diye ama uyku bozukluğu en temel belirtileri. Uyku düzeninde süregelen ve bir süre devam eden kendiliğinden düzelmeyen bir bozukluk. Ardından çarpıntı hani olur ya böyle panik atak oldum ben toplumda artık şey var psikolojik hastalıkların adı bile indikten sonra ben de bu var galiba ben bu şekilde evet bir hastalık süreci geçiriyorum. O işte kalp çarpıntısı, yorgunluk kaslarda ağrı, gaz problemleri, diş gıcırdatma. Hani gece uykuda olur sabah uyanınca ve dişlerde bir zonklama hissedilir. Bu tek başına da aslında stres kaynaklı bir şey ama süper anne sendromu dediğimiz kavramıyla birlikte değeri alınabiliyor. Stres ve endişe, baş ağrıları. Sadece başınız ağrıyorsa süper anne sendromu işte böyle bir şey diyemeyiz.

Bu belirtilerin süreğen bir şekilde görülmesi gerekiyor ki biz bundan bahsedebilelim. Fakat; şimdi burada belirtiler ortaya çıktı, biz bu belirtileri yaşamaya başladık. Direkt hastaneye gidip süper anne sendromu tanısı beklememeliyiz. Zaten şu anda tıp hekimince girilecek bir tanı grubu değil bu süper anne sendromu. Tıp literatüründe tam oturmuş yerleşmiş tanı alınan bir kavram değil. Nasıl oluyor? Kişiler süper anne sendromu yaşıyorlarsa zaten mükemmelliyetçi bir algı içerisinde oldukları için hastaneye gitmiyorlar. Zaten en iyi olmak zorunda bu bir sorun değil. Gitmiyorlar ve süreç ilerliyor ilerliyor ilerliyor en sonunda Nereye geliyor diğer psikolojik bozukluklar oluşmaya başlıyor. Ne oluyor? Süper anne sendromu yani belirtileri vardı Sen tedavi görmedin süreç ilerledi depresyon tanısı alabilirsin, stres bozukluğu tanısı alabilirsin, yaygın anksiyete bozukluğu tanısı alabilirsin. Bu şekilde tanımlara dönüşüyor zamanla Yani siz sendromu sorun olarak görmediniz ilerledi artık Sadece size değil çocuklarınıza Eşinize çevrenize zarar vermeye başladı böyle olunca hastaneye gitme gereği duyuyorsunuz Ama artık durumunuz ilerlemiş durumda diğer tanıları alıyorsunuz.

A tipi kişilik dediğimiz biraz daha coşkulu, heyecanlı böyle her şeyi zirvede yaşamayı daha çok tercih eden en iyi olmaya çalışan sosyal bu anlamda yaşamaya çalışan bu rahatsızlığa daha yatkın oluyorlar kişilik yapıları gereği. Nasıl oluyor? İşte kendini dediğim gibi ön planda olmayı seven, sosyal anlamda ortamlarda kendini göstermeyi seven kişiler, öyle olunca bu kişiler de bir yatkınlık olması doğal olarak söz konusu oluyor. Çünkü biz süper anne sendromu deyince ne diyoruz?  Her şeyin en iyisini isteyen, her yere yetişmeye çalışan, mükemmel anne demeye çalışıyoruz. Bu kişilerde daha çok oluyor. Dizilerde aslında bununla ilgili çok fazla örnekler var. Bir tane anne var işte, hem çalışıyor, hem evde çocukları ile ilgileniyor en iyi çocuğu yetiştirmeye çalışıyor işte yeri gelince eşine destek oluyor.

Bizim burada bahsettiğimiz kesinlikle şu değil, kadının böyle geri planda olması. Kesinlikle değil hepimiz çalışan kadınlarız bu sürecin içerisindeyiz. Biz de şu önemli yani kişilik yapınız buna yatkın. Siz bu anlamda buna yakınsınız. Çevrenizde bunu tetikleyen faktörler var. bunun bir sorun olabilmesi için size bundan rahatsızlık duymanız lazım.  Siz rahatsız olacaksınız, çevreniz rahatsız olacak ve bununla ilgili artık sorun yaşamaya başlayacaksınız, burada bir sıkıntı oluşacak yoksa bir tabii ki işte de en iyi olabilir, olmak isteyebilir, olmalı. Bir sakınca yok. En iyi anne de olabilir. En iyi eş de, en iyi evlatta, en iyi arkadaş da. Hiçbir sakınca yok. Fakat, burada kritik nokta tüm şartlar müsait, kişilik yapınız uygun, sizin yaşam tarzınız her şey çok uygun. Mükemmelliyetçi bir yaşam algınız var. Bu bir sorun oluşturmuyorsa sizin için, çocuğunuz için, çevreniz için bir sorun değilse biz burada zaten bir rahatsızlıktan bahsedemeyiz. Bir sorun oluşturdu ise belirtiler artık size zorlamaya başladıysa burada İşte o kişilik yapısı diyoruz ya onunla birlikte zorlayıcı faktörler eklendi ise burada bir sendromdan bahsedebiliyoruz.

Öncelikle aileye ve çocuğa etkilerini konuşmak gerekirse burada biz aile iç içe geçmiş bir kurum aslında. Toplumun en küçük yapı birimi diyoruz ya aile. Herkesin birbirini etkilediği süreç dahilinde herkesin birbirinden etkilendiği bir yapı. Anne için söylüyoruz bunu ama baba da olabilir dediğim ki bu kavramın adı süper anne sendromu olduğu için yani onun üzerine gidiyoruz. Evin içerisinde süper anne sendromu dışında da bakabiliriz buna. Yine aynı sonuca çıkarız. Evin içinde mükemmellik algısı en üst düzeyde olan birinin olduğunu düşünelim. Bu çocuğu yetiştiren kişi, çocuğun birincil bakımını yapan, çocuğun en fazla ihtiyaç duyduğu dediğim gibi daha küçük yaşlarda anne koşulsuz şartsız daha ilerleyen zamanlarda bu değişedebiliyor. Anne mükemmelse; anne her şeyin en iyisini istiyorsa, çocuğunda en iyisini isteyecek, nasıl olacak? Diyecek ki mesela sınıfta eğer biri başarılı olacaksa en başta çocuğum olmalı. Bir kursta başarılı olması gereken biri varsa bu benim çocuğum olmalı. Sokakta oyun oynayacaklar bu oyunda en başarılı olacak olan benim çocuğum olmalı.

Şimdi ben bunları söyleyince biraz uç geliyor olabilir. Zaten normal bir şeyden bahsetmiyoruz  yani bu artık sorun oluşturmaya başlayacak bir durum. Bu durumda süper anne sendromunda olan kişinin çocuğunu ailesini de doğal olarak etkilemesi kaçınılmaz olacak. Eşinin belki çalışmasını beğenmeyecek, işteki pozisyonunu beğenmeyecek ya da oturdukları evi beğenmeyecek. Çünkü en iyisini isteyecek ve bu olmadığı zaman bununla ilgili bir kaygı yaşayacak, bir stres durumu yaşayacak. Böyle olduğu için de aileyi de, çocuğu da doğal olarak etkileyecek. En mükemmel eş, en mükemmel çocuk, en mükemmel anne-baba. Bunları isteyeceği için her zaman bu sorunla yürüyecek.

Şimdi çözüm önerilerine baktığımızda, şunu kesinlikle vurgulamak istiyorum burada kritik noktamız şu; bunlar öneri, biz bunları bu konuşma kapsamında öneri olarak sunuyoruz. Evet, eğer bu sendrom dediğimiz işte rahatsızlık artık adı tam olarak süper annelik ile ilgili mükemmeliyetçilikle ilgili davranışlarını sizi zorlamaya başladıysa, öncelikle bir hekimden destek almanız gerekiyor. Kas ağrılarınız olacak bunun için ayrı bir uzmanlık alanında destek alacaksınız. İşte fizyoterapist desteği alacaksınız belki. Ya da zihninizle ilgili sizi yoran zorlayıcı düşünceleriniz olacak psikiyatri hekimden destek alacaksınız ama evvela psikiyatri hekimi başlangıçlı olmak üzere tüm alanlardan size lazım olan yönlendirildiğiniz tüm alanlardan destek alacaksınız.

Bunu geçtikten sonra bu öneriler hayatınızı evet kolaylaştıracak tıbbi destek almazsanız bunlar kendiliğinden aşabileceğiniz süreçler olmayacak. Zaten siz tıbbi desteği aldıktan sonra bunlar size daha kolay gelecek. Her şeyin en mükemmelinin lazım olmadığını bilmek gerekiyor burada.  Ben işte de çalışabilirim evde de. Belirli sorumlulukları alabilirim. Ama herkes kendi sorumluluğunu da bilmeli. Çocuğumuzun sorumluluklarını kendisine vermeye çalışın. Kendi yaşına uygun sorumluluklarla onu hayata hazırlayın. Yani siz mükemmel anne olursanız bu sendromu yaşıyor olursanız şöyle olacak çocuk işini kendisi yapabildiği halde siz onu beğenmeyeceksiniz siz yapmaya çalışacaksınız. Bütün sorumlulukları üstünüze alacaksınız. Her şey bu şekilde olunca da çocuk kendisi yapamıyor olacak ve siz yorulacaksınız.

Bu anlamda evdeki iş bölümü, iş yerindeki sorumluluklarını dağılımı konusunda bir denge kurun, bunu dağıtın. Tüm yükü kendi üzerinizde almayın. İkinci olarak; kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.  Dünyada birçok insan yaşıyor, ülkemizde, farklı şehirlerde, farklı farklı bir sürü insan yaşıyor. Hiçbiri diğeri ile aynı değil. Siz teksiniz.  Sizin gibi bir tane var o yüzden kendinizi başkasıyla kıyaslamayın. Kendi yaptıklarınızı, kendi içinizde yaşayarak kendinizden yola çıkarak değerlendirin. Şunu düşünün bir de. Ben var olan hangi özellikleri mi hiç değiştirmek istemem? Hangi özelliklerimi çok seviyorum? Bunları düşünün. Gerekirse bir liste halinde bunları yazmaya çalışın. Tabi bu süreçte siz sorumlu olarak gördüğünüz için kendinizi zaten bulamayabilirsiniz. Hiçbir şey yazmayabilirsiniz. O yüzden her şeyi sorun. Eşinizden destek alın. Çocuğunuzdan destek alın. Deyin ki işte, evladım benim hangi özelliğimi çok seviyorsun? Eşinize sorun. Benim hangi özelliğim senin için iyi? Bunları sorarak destek alın. Bu şekilde yaparsanız eğer, kendinizde olan güzellikleri fark etmeniz için bir adım olacak. Bir sonraki aşamada evde vakit geçirin birbirinizle. Çocuğunuzla vakit geçirin, eşinizle vakit geçirin.

Yaşamdaki rollerimizin hepsini en en en iyi şekilde hep birlikte kucaklamaya çalışırsanız bir yerde sizi zora düşürmesi sizi sarsması muhtemel olacak. Yine sizi zorlamadığı müddetçe tabi ki yetebilmek güzel bir şey ama en iyi şekilde yetebilmek sizi zorluyorsa orada bir durup bir düşünüp bir nefes almak gerekecek.” İfadelerinde bulundu.

Konuşmanın ardından Erzincan İl Müftü Yardımcısı Ayşe Yılmaz, Özlem Gökalp Biçer’e verdiği bilgiler için çok teşekkür ederek kısa bir dua etti.

Erzincan İl Müftü Yardımcısı Ayşe Yılmaz:

“Rabbim! Bizlere değiştirebileceğimiz hususları; değiştirme azmi, sebatı ve gayreti versin. Değiştiremeyeceğimiz hususları da kabullenme tevekkülü versin inşallah diyorum Allah’a emanet olunuz.” temennilerinde bulundu.

 

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.